-A A+

Cihan Padişahlarının İzinde: Fatih Belediyesi'nden Kente ve Tarihe Yönelik Bir Yürüyüş Programı

Fatih Belediyesi, Osmanlı padişahlarının İstanbul’da bıraktığı mimari ve kültürel izleri anlamaya yönelik kapsamlı bir yürüyüş dizisi başlattı. “Cihan Padişahlarının İzinde” başlıklı bu program bir imparatorluk tarihini adım adım şehirle birlikte düşünmeye çağırıyor.

13 Haziran 2025
Cihan Padişahlarının İzinde: Fatih Belediyesi nden Kente ve Tarihe Yönelik Bir Yürüyüş Programı

İstanbul’un geçmişiyle sahici bir bağ kurmak yalnızca tarihî yapıları göstermekle değil; o yapılarla birlikte dönemin zihniyetini, tahayyülünü ve estetik anlayışını da anlamaktan geçiyor. Fatih Belediyesi tarafından başlatılan “Cihan Padişahlarının İzinde” adlı yeni yürüyüş dizisi bu ihtiyaca doğrudan cevap veren, sahaya dayalı kültürel bir eğitim niteliği taşıyor.

Bu özgün program Osmanlı padişahlarının İstanbul’da bıraktığı mimari ve kültürel mirası yalnızca belgeleyen değil, onu şehirle, sokakla, meydanla, taşla ve yazıyla birlikte yeniden konuşturan bir yaklaşımla kurgulanıyor. Katılımcılar bir padişahın dönemine odaklanan her yürüyüşte yalnızca taş yapıları değil; o taşların taşıdığı düşünceyi, çağın estetiğini ve siyasetin mekana nasıl yansıdığını da birlikte okuyor.

Her yürüyüş bir dönemin ruhunu anlamaya çalışan bir okuma pratiğine dönüşüyor. Caminin kubbesine bakan bakış yalnızca bir mimari unsura değil; o dönemin bilgiye, inanca ve toplumsal düzene bakışına da temas ediyor. Çeşmenin hattında dönemin estetik kodları, külliyenin düzeninde kamusal hayatın nasıl tasarlandığı, saray duvarlarında ise merkezîleşme, gözetim ve temsil mekanizmaları okunabiliyor.

Yürüyüşlerin ilk ayağı Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u Osmanlı’nın başkenti haline getirdiği kurucu döneme odaklandı. Katılımcılar; Firuz Ağa Camii, Mahmud Paşa Camii, Sandal Bedesteni, Atik Ali Paşa Camii ve Beyazıt Camii ile Külliyesi gibi yapılar üzerinden fethin ardından İstanbul’da başlayan ilk büyük imar hareketlerini, medrese-külliye eksenli bir şehirleşme mantığını ve Osmanlı’nın kentle kurduğu ilk teması yerinde inceledi.

Bu yürüyüş yalnızca bir mimari keşif değil; aynı zamanda “şehir nasıl kurulur?”, “iktidar kendini mekânda nasıl gösterir?” ve “bir başkent hangi yapılarla inşa edilir?” gibi soruların da izini süren entelektüel bir rotaya dönüştü.

Yürüyüş dizisi ilerledikçe klasik çağın görkemli mimarisinden Lale Devri’nin zarif duyarlılığına, reform dönemlerinin sadeleşen estetik anlayışından son yüzyılın karmaşık ve çok katmanlı mekânsal kurgularına kadar geniş bir tarihsel spektrum katılımcılara açılıyor.

Klasik çağ yürüyüşlerinde Mimar Sinan’ın kentle kurduğu matematiksel denge; külliye sistemiyle kurulan toplumsal organizasyon; camilerin yalnızca ibadethane değil aynı zamanda eğitim, sosyal yardım ve temsil mekanı olduğu vurgulanıyor.

Lale Devri’ni ele alan rotalarda ise bir estetik dönüşümün izleri aranıyor. Batılılaşmanın ilk işaretleri, hat sanatındaki incelmeler, kitaba verilen yeni anlam ve mimarideki narinleşme hareketi üzerinden konuşuluyor. Çeşmelerin süsleme detaylarında dönemin zihinsel değişiminin izleri takip ediliyor.

Reform dönemlerine ayrılan yürüyüşlerde ise III. Selim döneminde ortaya çıkan yeni askerî ve idarî anlayışın Nizam-ı Cedid’in şehir mekanında nasıl karşılık bulduğu; bu reformların yalnızca kışlaları değil, aynı zamanda yeni müzik anlayışını, şiir dilini, hatta sokakların ritmini nasıl etkilediği irdeleniyor.

Programın son bölümlerinde Osmanlı’nın son padişahlarının şehirle kurduğu ilişkiler üzerinden modernleşme sancıları, çöküşe karşı arayışlar ve imparatorluk tahayyülünün değişen sınırları ele alınıyor. Yıldız Sarayı çevresindeki yapılarda yalnızca bir mimarî estetik değil; aynı zamanda bir korkunun, bir kapanmanın, bir denetim arzusunun da izi sürülüyor.

Bu rotada yürüyen katılımcılar taşların sessizliğinde yalnızca geçmişi değil; aynı zamanda bugünü de okuyor. Saray duvarları yalnızca tarihin değil, modern devlet aygıtlarının mekansal tasarımı açısından da anlam kazanıyor.

Fatih Belediyesi tarafından yürütülen bu program yalnızca tarihî yapılara dikkat çekmiyor; aynı zamanda şehirle kurulan bağın niteliğini yeniden tartışmaya açıyor. “Cihan Padişahlarının İzinde” yürüyüşleri kentle temas etmenin yüzeysel bir turistik pratik değil; derin bir düşünsel faaliyet olduğunu hatırlatıyor.

Katılımcılar bu yürüyüşlerde rehber eşliğinde adım attıkları her sokakta sadece bilgi değil, bir bakış açısı da ediniyor. Şehre bakmayı değil, şehirle birlikte görmeyi öğreniyorlar.

Program geçmişin anılarını günümüzün kent bilinciyle buluşturarak bir tür kamusal hafıza pratiği sunuyor. Her bir yapı, her bir durak birer tarihî dipnot gibi işleniyor bu yürüyüşlerde. Yalnızca gözle değil; zihinle, kulakla, duyuyla yürümeyi öğretiyor.

Fatih Belediyesi’nin bu çok katmanlı yaklaşımı; mimarîyi, sanatı, kültürü ve toplum tahayyülünü tek bir hatta buluşturuyor. Her yürüyüş padişahın izinde değil sadece; aynı zamanda düşüncenin izinde hatırlamanın, anlamanın ve yeniden kurmanın izinde ilerliyor.

İstanbul, bu yürüyüşlerle sadece bir geçmiş değil; yaşanmakta olan bir metin haline geliyor. Ve o metin birlikte yürüdükçe açılıyor.

Fabim Sanal Asistan FABİM Başvuru Formu FABİM Başvuru Formu
Fatih Belediyesi
NextSosial NextSosial Başkan Instagram Başkan X Başkan Facebook Başkan YouTube Başkan Telegram Başkan WebBaşkan Web

Warning

Reading cannot be initiated since there is no Turkish language support. You can add Turkish language support to your device from the settings section.

Şimdi konuşabilirsiniz Sizi dinliyorum... Anlaşılmadı. Tekrar Deneyin