Fatih Sanat Akademisi ile Sesin Coğrafyası: Türk Müziğinden Dünyaya

Fatih Sanat Akademisi’nde gerçekleşen söyleşide, Türk müziğinden yola çıkıp dünya müziğine uzanan dopdolu bir yolculuk yapıldı. Katılımcılar müziğin farklı coğrafyalardaki izlerini birlikte keşfederken samimi bir sohbetin içinde yer aldı.

Fatih Belediyesi’nin kültürel vizyonu doğrultusunda, Fatih Sanat Akademisi’nde düzenlenen “Türk Müziğinden Dünya Müziğine” başlıklı program, yalnızca bir müzik söyleşisi olmanın ötesine geçerek izleyicilere çok disiplinli bir sanat buluşması sundu. Programda ud sanatçısı Prof. Enver Mete Arslan ile piyanist, saksafonist ve akordeon sanatçısı Yuriy Ryadchenko, iki farklı coğrafyanın müzikal birikimini aynı sahnede buluşturdu.

Prof. Enver Mete Arslan, geleneksel Türk müziğinin yapısal özelliklerini, makam sistemini, tarihsel gelişimini ve udun bu kültürdeki yerini ayrıntılı biçimde ele aldı. Konuşmasında Türk müziğinin taşıdığı estetik anlayışın hem Doğu toplumlarıyla hem de Batı müziğiyle etkileşime açık olduğuna dikkat çekerek udun çağdaş müzik içinde nasıl yeniden konumlandığını canlı örneklerle gösterdi. Sanatçının icraları yalnızca geleneksel formlara değil, aynı zamanda çağdaş düzenlemelere de kapı aralayarak udun zamansızlığını vurguladı.

Ukraynalı sanatçı Yuriy Ryadchenko ise piyanoda, saksafonda ve akordeonda sunduğu performanslarla dinleyicilere Batı Avrupa’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir müzikal panorama aktardı. Klasik müzikten caz ve etnik müziğe kadar uzanan repertuvarını yorum gücü yüksek bir performansla sahneye taşıyan Ryadchenko, Türk müziğiyle kurduğu temas noktalarını doğaçlama geçişlerle görünür kıldı. Farklı enstrümanlar aracılığıyla ortak duyguların ve seslerin nasıl birleşebileceğini ortaya koydu.

Program boyunca hem bireysel hem de birlikte gerçekleştirilen müzikal performanslar söyleşiye dinamik ve etkileşimli bir atmosfer kazandırdı. İzleyiciler udun derin tınılarıyla piyano ve saksafonun çok sesli yapılarını bir arada dinleme fırsatı buldu. Özellikle doğaçlamaya dayalı bölümlerde iki sanatçının ortak müzik diliyle kurduğu doğrudan etkileşim dikkat çekti.

Söyleşi boyunca müziğin yalnızca bir sanat formu değil, aynı zamanda kültürel bir taşıyıcı ve iletişim aracı olduğuna vurgu yapıldı. Müzik üzerinden kurulan bu kültürlerarası köprü yalnızca teknik bilgiyle değil, duyguların aktarımıyla da dinleyicilere ulaştı. Sanatçılar söyleşinin sonunda müziğin evrenselliğini ve birliktelik duygusunu vurgulayarak bu tür etkinliklerin kültürel diplomasi açısından da önem taşıdığını belirtti.

Fatih Sanat Akademisi bu programla yalnızca müzikseverlere hitap etmekle kalmadı; aynı zamanda kültürel çoğulculuğu, sanatsal etkileşimi ve akademik birikimi bir araya getiren özgün bir etkinlik dizisine daha imza atmış oldu.